Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş şiddetle devam ederken, bu savaşta yaşanan can ve mal kayıpları küçümsenemez. Bu trajedi mümkün olduğunca çabuk ve barışçıl bir şekilde çözülmelidir. Bu büyük kayıplar karşısında finansal önlemleri ve benzeri diğer unsurları tartışmak önemsiz görünebilir. Görünüşte önemsiz gözükse de, hem Rusya’nın hem de Ukrayna halkını destekleyen ulusların aldığı önlemler, önemli tartışmalara yol açtı. İşin temelinde şu soru var; kripto paraların böyle zamanlarda oynaması gereken rol nedir?
Hem şimdi hem de gelecekte kriptonun daha doğrudan etkilerinden bazılarını analiz etmeden önce, ele alınması gereken bir şey var: daha merkezi kripto seçeneklerinin yükselişi. Stabilcoin’ler, değiştirilemez tokenler (NFT’ler), merkezi olmayan finans (DeFi) fırsatları ve merkez bankası dijital para birimleri (CBDC’ler) gibi yeni ve çeşitli uygulamalar ön plana çıktıkça, ademi merkeziyetçiliğin önemi daha aşikar hale geldi. Bu korkunç savaş, merkezi olmayan paraların altında yatan temel fikirde önemli bir güç olduğunu kanıtladı.
Bitcoin’in sahip olduğu ve gelecekte kanıtlamaya devam edeceği bazı gerçeklere bir göz atalım.
Ademi merkeziyetçilik şarttır. Ademi merkeziyetçiliğin gücü tartışılmaz. Gücün merkezileştirilmesi, bilgi üzerindeki kontrol ve seçeneklerin yokluğu, tüketiciler için daha az seçeneğe, bu seçeneklere erişim üzerindeki kısıtlamalara ve daha az dinamik bir pazara yol açtı. Ukrayna’daki savaşa eşlik eden kargaşa ve kaos, mali piyasalarda da kargaşaya yol açarken, en çok zararı masum siviller ve sivil hükümetler çekiyor.
Ukrayna hükümetinin bitcoin ve eter cinsinden bağış kabul etmesi ve bugüne kadar 50 milyon doların üzerinde toplanması ile bu, merkezi olmayan finansal seçeneklerin saf gücünü gösteriyor. Bu hizmetlerden mahrum bırakılan geleneksel finansal sistemlere erişmeye en çok ihtiyaç duyanlar için, merkezi olmayan kripto para birimleri paha biçilmez bir yaşam çizgisi olduğunu kanıtladı.
Kripto suç olmaktan çıkıyor. Kurumsal ilgi ve yatırım miktarı 2020’den bu yana hızlanmaya devam etse de, kripto para birimlerinin -özellikle merkezi olmayan servislerin- öncelikle suç faaliyetleri için kullanıldığına dair tekrar eden bir suçlama var. Son olayların ışığında, bu suçlama, finansal yaptırımlardan kaçmak için kripto para kullanan ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletildi. Görünüşe göre doğru bir suçlama, ancak tamamen doğru olduğu söylenemez.
İlk olarak, kripto para biriminin izlenemez olduğu fikri doğru değil. İkincisi, kripto varlık alanı ne kadar geniş olursa olsun, mevcut olan likidite, ulus-devlet düzeyinde yaygın yaptırım kaçakçılığı için yeterli olmayacaktır. Son olarak, ama en önemlisi, büyük kripto borsalarının çoğu Müşterinizi Tanıyın (KYC) ve Kara Para Aklamayı Önleme (AML) uyumluluklarını yerine getiriyorlar.
Çoğu büyük kripto borsasının kanun koyucular ve düzenleyicilerle işbirliği yapmasıyla, kriptonun yasa dışı kullanımına yönelik bu yol kısıtlanmış oldu.
Ana akım benimseme hızlanacak. Hemen hemen tüm diğer teknolojilerde veya verilerin işlenme ve yönetilme biçimindeki büyük değişikliklerde olduğu gibi, ani bir ivme, büyük bir kitlenin benimsemesini hızlandırmaya yardımcı olabilir.
Kripto para birimleri ve blok zincir teknolojisi, piyasaya sundukları değeri defalarca kanıtlamıştır ve daha geniş küresel medya bu kanıtları neredeyse her gün sürekli olarak haber yapmaktadır. Kripto para birimleri, bitcoin’in çıkışından bu yana uzun bir yol kat etti. Bu hızlanan ve devam eden süre boyunca, hem bireyler hem de kurumlar arasında büyüme ve benimseme – her ne kadar yaratıcı ve dinamik olsa da – kriptoyu merkezileşme eğilimlerine doğru kaydırmaya ve çekmeye devam etti. Tüm bu heyecan karşısında, kripto paraların gerçek ve orijinal gücünün, bu teknolojiyle bağlantılı sınırsız ve merkezi olmayan temeller olduğunu unutmamak lazım.
Not: Bu yazı Prof. Sean Stein Smith’in Forbes’teki makalesinden çevrilmeştir.